Monday, November 22, 2010

İyi Yaşam

Ben kendimi bildim bileli sağlıklı yaşam konusuna kafayı takmışımdır. Ama aksine sağlıksız ne varsa da severim. Bir iyi alışkanlığım sigarayı düzenli içmemem. Yani paket taşımam, sosyal içiciyimdir, başka bir deyişle otlakçıyımdır. Arkadaşlarla birlikte, türk kahvesi yanında severim. Bunun yanında ciddi bir çikolata tüketicisiyimdir. Rekorlarım vardır. Bir kavanoz nutellayı kaşık kaşık bitirmişliğim vardır. Bir oturuşta bir kutu madleni yerim. Beni 1 paket damak çikolata kesmez. 2 tane arka arkaya yersem ancak benim için tamamdır. Buna rağmen hep zayıftım. Lisede 48, üniversitede 50, işe girince 52, evlenince 54, hamile kaldığımda 57 kiloydum. Ama yeme içme işini abarttığım artık dibine vurduğum zamanlarda kendimi kötü hisseder ve yeni hayatlara başlar, temiz sayfalar açar, sağlıklı yaşamaya başlardım. Bu dönemler bir süre iyi gider hatta bazen uzun bile sürerdi ama hiçbir zaman sürekli olmadı. Bir ara her ay başı yeni hayata başlıyordum. Yılbaşılarını, doğum günlerini söylemeye bile gerek yok, yeni bir hayata başlamak için en ideal zamanlardır. Bu dönemlerde gerçekten sağlıklı yaşardım çünkü bu konuda da aslında bayağı bilgiliyimdir. Okurum, araştırırım. Yememe, içememe, uykuma, fiziksel aktiviteme, her şeye dikkat ederim. Tabikii kendimi çok iyi hisserim. Cildim güzelleşir, müzmin yorgunluğum geçer, sabah uykumu almış kalkarım.

En son sağlıklı yaşam denemem en başarılısıydı ama hamile kalmamla birlikte kendimi kaybettim. Sebze görmek bile istemiyordum. Ekmek arası patates kızartması yemeğe başlamıştım artık. Bu gidişatın sonunda 80 küsur kiloyu görerek tam 30 kilo aldım. Aslında doğuma giderken tam kaç kilo olduğumu bilmiyorum. Bir yerden sonra doktorum beni tartmayı bırakmıştı. Doğumdan sonra da süt veriyorum kisvesi altında 5 kişilik yedim. Süt yapıyor diye bir oturuşta yarım kilo tahin helvası yemişliğim vardır. Nasıl göründüğüm umrumda değildi. Şimdi o zamanki fotoğraflarımı gördüğümde inanamıyorum. Ben değilim bir başkası. Ama o zamanlar hiç önemi yoktu. Bu umursamaz halim işe başlayana kadar yani doğumdan 8 ay sonraya kadar sürdü. Ne zaman ki insan içine çıktım ve insanların bakışlarıyla karşılaştım, o zaman benden içeri bir ben daha olduğunu fark ettim. İnsanlar artık bana değil de göbeğime, kollarıma filan bakıyorlardı. İnsanlar beni hep zayıf bildiklerinden beni görünce şok oluyorlardı. Bu ger bildirimden sonra soluğu diyetisyende aldım. Gittiğim diyetisyen hamile kalmadan önce kurdeşenden kurtulmak için yaptığım hiç bir şey yememe diyetinin izlerini silmek için bana yardımcı olmuştu ve çok güzel bir iletişim sağlamıştık. Bu sefer de sütümü azaltmadan sağlıklı kilo verdireceğinden çok emindim çünkü kendisi bir tüp bebek kliniğinde çalışıyordu ve zaten sürekli hamileler ve annelerle çalışıyordu. Ama öyle olmadı. Aman ne güzel 8 ay emzirmişsin yeter artık dedi. Şaka yapıyor herhalde dedim. Ben 2 yaşına kadar emzireceğim. 8 ayda bırakırmıyım hiç. Beni tarttı, ölçtü biçti. Geçen seferki gibi sevimli değildi bu sefer. Hiç yemek yemesen sana 1 ay enerji verecek yağ var vücudunda dedi. Vücut yaşın nüfus kağıdından 5 yaş fazlalaşmış dedi. Neeeeee diyosunn? Gaza geldim, eve döndüm hemen alışveriş yaptım. Başladım rejime ama olmuyor, gitmiyor. Avrupa Yakasındaki Cem gibi ağlamaya başladım. Mutsuz oldum. Yediğim hiç bir şey bana yetmedi. Akabinde sütüm azaldı. Bu son nokta oldu. Hemen diyeti bırakıp yarım kilo helvayı götürdüm.

O zaman hazır değildim. Aradan zaman geçti kendimi hazır hissettiğimde daha önce diyetisyenin bana verdiği ilk diyeti yapmaya başladım. Puan diyeti. Bu sefer her şey yolunda gitti ve bayağı kilo verdim. Ama sürekli kilo verilmiyor. Galiba 62 kiloya düştüm ve diyeti bıraktım. Sonra bir atak daha yaptım. 60 kiloya düştüm. En son atakta 58 kiloya düştüm. Ama bu kiloyu daha sabitleyemedim. Kilo veriyorum ama o kiloda kalmak için de bir süre geçmesi gerekiyor. Yani ben 10 kilo birden veremiyorum. Gençliğimden beri nasıl 2'şer kilo alarak alarak gittiysem aynı yolsan 2'şer kilo vererek döndüm. Şu anda 58- 60 arası gidip geliyorum. Her şeyi bıraktım. Semirme dönemindeyim. Ama işte bu blogla birlikte yeni bir dönem açılıyor hayatımda.

Artık derdim sadece kilo vermek değil. Sağlıklı olmak. Hatta sürdürülebilir sağlıklı bir hayat kurmak. Zaten bu kadar lafı etmemin sebebi de buydu. Ben zaman zaman, dönem dönem sağlıklı yaşadım. Ama bu hayatı sürdürmeyi başaramadım, başaramıyorum. 2 gün sonra 35 yaşımı dolduracağım ve sağlıklı yaşamaya her zamankinden daha fazla ihtiyacım var. Günlük döngünün içinde dinlenmek, uyumak mümkün değil.Zaten 2 senedir sadece 1 gece aralıksız 5 saat uyudum. Yavru uyanıkken dinlenmek bir yana oturmak mümkün değil. Sabahın köründe kalkıp 11:00'e kadar Demir'in peşinden koşturuyorum. 11'den 6'ya kadar işte yerimden kalkmadan 7 saat 5 dakika bile mola vermeden çalışıyorum. Eve geldiğimde yarı sarhoş gibi oluyorum. Ama Demir sağ olsun beni ayıltıyor. Ona yemek yedirmeye çalışmak, koltuklardan atlamak, topla idman yapmak gibi oyunlar oynamak, altını değiştirmek, pijamalarını giydirmek, uyutmak 1500 metre koşmak gibi bir şey. Uyuduktan sonra ne yapacağımı şaşırıyorum. Yine işin başına oturup yarım kalan işlere bakıyorum ve bunu yaparken bir yandan da çekirdek çıtlar gibi çikolata yiyorum. Akşam yemeği yemişmiydim hatırlamıyorum. Yani bazen çikolatayla doyuyorum. Artık buna bir dur demek gerek. Bu döngüde aksine daha sağlıklı olmalıyım. Yediklerime, içtiklerime, spor yapmaya daha fazla önem vermeliyim. Yoksa her geçen gün bu tempoya daha az mukavemet gösterebiliyorum. Yorgun olduğumda Demir'e karşı daha az anlayışlı olabiliyorum. Ama bunu yine Demir'e daha iyi hizmet etmek için değil kendim için istiyorum. Cildim kötüleşti. Göbeğim var. Saçlarım dökülüyor. Kendimi yorgun ve halsiz hissediyorum.

İnsanoğlu için yaşam süresi uzasa da, 35 yolun yarısı demiş Orhan Veli. Aslında en güzel yaşlar. Hayatındaki tüm kişilik dalgalanmalarını aşmışsın, kendine güvenini sağlamışsın, hayat arkadaşını bulmuşsun, hayatta istediğin şeyleri yapacak kadar gelirin var, az çok insanoğlunu tanımaya başlamışsın, insan ilişkilerini bir düzene oturtmuşsun, çevrendekilerden dostlarını seçmişsin. Bu kadar yol almışken günlük hayatın dişlileri arasında yorgunluk ve halsizlik yüzünden ezilmek istemiyorum. Sağlıklı, güçlü, dirençli olmak istiyorum. Güzel yaşlanmak ya da yaşlanmamak istiyorum. Ajda Pekkan tadında değil tabii. Amacım kafa olarak, vücut olarak, duygusal olarak sağlıklı ve dinç olmak. Üstelik çok karmaşık ve insanı kasan yöntemlerle değil. Basit yaşam felsefeme uygun, dengeli, sağlıklı ve sürdürülebilir bir diyet + fiziksel aktivite + sosyal yaşam. Anahtar kelime 'sürdürülebilir'. Öyle bir düzen kurmalıyım ki sağlıklı yaşamı içselleştirerek hayatıma yedirmeliyim. Önümde başlangıç için çok güzel bir tarih var. Doğumgünüm 29 Kasım Pazartesi başlıyorum. Can çıkar huy çıkmaz. Seviyorum böyle başlangıçları.